- 1 Kalp ve Damar Sağlığına Giden Yolda Besinler
- 1.1 Kan damarlarımız: otoyollar ve arka yollar
- 1.2 Arter tıkanıklığı: Kan damarlarında tıkanıklık
- 1.3 Kalp hastalıkları kapıda!
- 1.4 Doğru beslenme öncelik!
- 1.5 “İyi” yağlara dikkat edin
- 1.6 Şeker kan damarlarımız için zehirdir
- 1.7 Tıkanmış arterler için şifalı otlardan yararlanın
- 1.8 Daha fazla egzersiz yapın
- 1.9 Denemeye değer: Kneipp
- 1.10 Kan basıncına dikkat edin
- 1.11 Sigarayı bırakın
- 1.12 Kaliteli bir yaşam için stresi azaltın
Kalp ve Damar Sağlığına Giden Yolda Besinler
Her gün atardamarlarımızdan 9.000 litre kan akar. Üstelik vücudumuz bunu günün her saati ve bu konuda çok fazla endişelenmemize gerek kalmadan yapar… Ancak diğer tüm tesisatlarda olduğu gibi atardamarlarımız da tıkanabilir, tıkanabilir veya sızıntı yapabilir. Sonra hızla tehlikeli hale gelir!
İstatistikler yıllardır atardamarlarımızın sağlığının ne kadar önemli olduğunu göstermiştir. Kardiyovasküler hastalıklardan kaynaklanan ölümler 25 yılı aşkın bir süredir biraz azalmakla birlikte, hala çok fazla insanı yaşamdan koparıyor.
Aarterioskleroz, yüksek tansiyon veya yüksek kolesterol seviyeleri dünya nüfusunun büyük bir bölümünü etkiliyor. Damarlarımızla ilgili olan bu hastalıklar ise modern yaşam tarzımızdan önemli ölçüde etkilenir. Dolayısıyla damarlarımızı korumak için yaşam tarzımızda değişiklik yapmak ve en önemlisi de doğru beslenmek adeta hayati bir rol üstleniyor. Bu konuda alınan her önlem ise kişinin kalp damar hastalıklarına yakalanma riskini yüksek oranda düşürüyor. İşte, damar sağlığını korumada beslenmenin rolü…
Kan damarlarımız: otoyollar ve arka yollar
Damarlarımızda akan kan temelde bir otoyol görevi görür. Akciğerlerimizdeki oksijeni hücrelere getirir ve tekrar karbondioksiti dışarı atar. Ayrıca bağırsakta besinlerden emilen besinler kan yoluyla tüm vücuda dağılır. Elbette çeşitli metabolik süreçlerde vücudumuzda oluşan atık ürünler de kan yoluyla atık organlara taşınır.
Arterler kanı kalpten alıp vücuda taşır. Kalbin oluşturduğu kan basıncını mümkün olduğunca eşit tutacak şekilde tasarlanmıştır. Damarlarımızdan akan kan çok fazla oksijen içerir. Damarlar da oksijence zengin olmayan kanı organlardan kalbe taşır. Bacaklardaki damarlar özel bir zorlukla başa çıkmak zorundadır. Kanı yukarıya, yani yerçekimine karşı taşımak zorundadırlar. Kan “yokuş yukarı” akar ve bir daha geri dönmez, damarlarımızda geri akışı önleyen “venöz kapakçıklar” bulunur.
Elbette kan dolaşımımız sadece toplardamar ve atardamarlardan ibaret değildir. Vücudumuzun büyük “kan yolları” olmalarına rağmen, yanlarında küçük “yan yollar” da vardır. Arteriyoller arterlerden ayrılır ve küçük kılcal damarlara dallanır.
Arter tıkanıklığı: Kan damarlarında tıkanıklık
Atardamarlar kanımızı vücudumuza pompalayan ana kanallardır. Su boruları gibi çalışırlar. Boş olduklarında her şey sorunsuz çalışır. Ne yazık ki, arterlerde plak denilen birikintiler oluşabilir. Bu yağ yüklü parçacıklar kendilerini damarların iç duvarlarına bağlar ve orada iltihaplanmaya yol açar.
Arter duvarının hücreleri, bu enflamasyona, birikme bölgesinde ek doku üreterek tepki verir, bu da kalınlaşma ve sertleşme ile sonuçlanır. Aynı zamanda, bu birikintiler kan damarlarını daraltır. Buna “atardamarların sertleşmesi” veya arterioskleroz denir.
Arterlerin sertleşmesinin net bir nedeni henüz bulunamadı. Ancak onları etkileyen bazı faktörler vardır. Çok fazla (kötü) LDL kolesterol veya çok az (iyi) HDL kolesterolün üretildiği lipid metabolizması bozukluklarından kaynaklanabilirler. Sigara, egzersiz eksikliği, yüksek tansiyon, diyabet ve obezite de plak oluşumuna katkıda bulunabilir.
Arterioskleroz bir gecede gelişmez. Aksine yaklaşık 20 ila 30 yıllık bir süre içinde gelişir. İlk başta, atardamarların sertleşmesi herhangi bir belirtiye neden olmaz, ancak hareketsiz bir yanardağ gibi tehlike uykudadır ve her an patlayabilir. Damarlarınızı korumak için sürdürülebilir, sağlıklı bir yaşam tarzı özellikle önemlidir.
Kalp hastalıkları kapıda!
Damarlarımıza ne kadar iyi bakarsak kalp hastalığı riskini de o kadar düşürmüş oluruz. Çünkü kalp sağlığı, damarlarımızla doğrudan ilgilidir. Sağlıklı bir damar mekanizması, kalbin de kusursuz bir şekilde işlemesine yardımcı olur. Dolayısıyla beslenme düzeni oluştururken kalp ve damar sağlığının göz önüne alınması gerekir. Ceviz badem gibi kuruyemişler, C vitamini, kuru baklagillerin zengin olduğu kalp dostu besinler tercih edilebilir.
Doğru beslenme öncelik!
Sağlığımız söz konusu olduğunda, doğru beslenme atardamarlarımız ve damarlarımız için de önemli bir rol oynar. Özellikle yağlı, yüksek kolesterollü yiyecekler kan damarlarımızı gereksiz yere zorlayabilir. Bu nedenle çeşitli, taze ve vitamin açısından zengin bir şekilde beslendiğinizden emin olun.
“İyi” yağlara dikkat edin
Salatalarınız için keten tohumu yağı veya yüksek kaliteli zeytinyağı gibi yüksek kaliteli yağlar kullanın, çünkü bunlar diğer etkenlerin yanı sıra önemli omega-3 yağ asitleri içerir. Omega-3 yağ asitleri bir anti-inflamatuar etkiye sahiptir ve arteriyel tıkanıklığı önlemeye önemli bir katkı sağlayabilir.
Buna karşılık olarak trans yağ asitlerinden kaçınmalısınız. Trans yağlar; rafine edilmiş bitkisel yağlar, atıştırmalık yiyecekler, fast food, kızarmış yiyeceklerde bulunabilirler. Bu yiyeceklerin üretimi sırasında ısıya veya sertleşmeye maruz kalma, yağ asitlerinin kimyasal yapısını öyle bir şekilde değiştirmiştir ki; metabolizmamız için sorun teşkil ederler. Artan kolesterol seviyeleri ve arterioskleroz riski bunlardan sadece birkaçıdır.
Şeker kan damarlarımız için zehirdir
Şeker uzmanları, şekerin kan damarlarımız için zararlı olduğunu uzun zamandır söylüyor. Yapılan klinik çalışmalar, kanımızdaki çok fazla glikozun damar duvarlarının yenilenmesini engelleyebileceğini göstermiştir. Kanda çok fazla şeker, insülin seviyelerini ve kan basıncını arttırır, bu da atardamarlarımız üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olabilir
Tıkanmış arterler için şifalı otlardan yararlanın
Bitkisel tıbbın kan damarlarımız üzerinde olumlu etkisi olabilecek bazı bitkiler vardır: Alıç (sıkılmış meyve suyu olarak) koroner arterleri genişletir ve kalbe oksijen tedarikini iyileştirir. Soğuk ökseotu (2-6 saat demlenmiş) damar duvarlarının elastikiyetini artırır, dolaşımı stabilize eder ve damar sertliğini önler.
Daha fazla egzersiz yapın
Beslenme kadar yaşam tarzımız da damar sağlığımızı korumak için çok önemlidir. Özellikle de hareket etmeyi çok seviyorsanız, kalbiniz ve kan dolaşımınız için iyi bir şey yapmış olursunuz. Mutlaka ekstrem bir atlet olmak zorunda değilsiniz. Günlük yaşamda “asansör yerine merdiven” veya “araba yerine bisiklet” gibi küçük kararlar bile olumlu bir etkiye sahiptir. Temiz havada egzersiz yapmak ayrıca vücuda önemli oksijen sağlar ve dolaşımı uyarır.
Denemeye değer: Kneipp
Kesinlikle denemeniz gerekenler Kneipp tedavileridir. Sebastian Kneipp’in öğretileri aslında su, beslenme, egzersiz, bitki ve düzen terapisinden oluşsa da, bugün “Kneipp” terimini öncelikle su ve banyo terapisi olarak anlıyoruz. Prensipleri çok basittir: Cildimize gelen soğuk su, kan damarlarının daralmasına neden olur. Bu da kan basıncını arttırır, kan dolaşımını iyileştirir ve sinir sistemini uyarır. Ilık su damarları tekrar genişletir.
Kan basıncına dikkat edin
Kalıcı yüksek tansiyon, kan damarlarımızın iç duvarlarına zarar verebilir. Tansiyonunuzu sağlıklı bir aralıkta tutmaya çalışın. Beslenmenizi buna göre planlayın, kan basıncınızı yükseltecek gıdalardan uzak durun. Ayrıca doktorunuz yüksek tansiyonu tekrar kontrol altına almanıza yardımcı olabilir. Eğer yüksek tansiyon belirtileriniz varsa mutlaka uzman bir hekime başvurun.
Sigarayı bırakın
Sigara içmenin kan damarlarının iç duvarlarında birikintiler oluşturarak arter tıkanıklığına ve yüksek tansiyona neden olduğu biliniyor. Sigaradaki nikotin, kan basıncının artmasından sorumludur. Sigara içmek aynı zamanda damar sertliği ve damar tıkanıklığı için risk faktörleri olan lipid metabolizması bozukluklarına da yol açar.
Kaliteli bir yaşam için stresi azaltın
Sürekli stres altında olmak, sağlığımızı olumsuz etkiler. Stres, kalp atış hızını ve kan basıncını artırır, bu da kalbe baskı yapar ve atardamarlarımız ile damarlarımızı etkileyebilir. Bunun önüne geçebilmekse ancak stresi yönetmekle mümkündür… Günlük yaşamdaki stres etkenlerinizi tanımaya ve elinizden geldiğince ortadan kaldırmaya çalışın. Spor, yürüyüş, sanatsal faaliyetler veya gevşeme egzersizleri ve meditasyon yoluyla bunu sağlayabilirsiniz.