Türkiye’nin Beslenme Karnesi: Eksik Olan Ne?
Yeni bir araştırma, Türkiye’de her üç kişiden ikisinin yeme düzeninden memnun olmadığını ortaya koydu. Peki bu memnuniyetsizliğin ardında ne var? Sadece fazla kilo mu, yoksa eksik kalan mikro besinler mi?
Son yıllarda sağlıklı yaşam, dengeli beslenme ve zinde bir yaşam tarzı Türkiye’de daha çok konuşuluyor. Ancak Heltia Insights’ın 35 bin kişiyle yaptığı son araştırma, toplumun önemli bir kısmının beslenme düzeninden memnun olmadığını ortaya koyuyor. Katılımcıların %67’si beslenme biçimini sağlıksız bulurken, %85’i sağlıklı kilo vermeye odaklanıyor.
Ancak tabloyu yalnızca kilo verme hedefleri üzerinden okumak yetersiz olur. Aynı araştırma, bağışıklık sistemini güçlendirmek (%20) ve yaşam tarzına uygun bir yeme düzeni oluşturmak (%44) gibi hedeflerin de hızla yükseldiğini gösteriyor. Bu durum, beslenmenin yalnızca kilo kontrolü değil, günlük dayanıklılık, odaklanma, uyku kalitesi ve genel iyilik hali için de önem kazandığını ortaya koyuyor.
Pratiklik Aranıyor, Sürdürülebilirlik Sağlanamıyor
Katılımcıların %78’i, beslenme planlarının öncelikle uygulanabilir ve pratik olmasını bekliyor. Modern hayatın hızı, uzun tarifler ve karmaşık listelere zaman bırakmıyor. Ancak bu kolaylık arayışı, temel besin gruplarında ciddi eksiklikleri de beraberinde getiriyor:
- Katılımcıların %66’sı probiyotik içeren besinleri nadiren tüketiyor.
- %55’i ise sebze, meyve ve lifli gıdaları yeterince almıyor.
- Ara öğünlerde sıklıkla şekere dayalı atıştırmalıklar tercih ediliyor.
Sonuç? Kısa süreli diyetlerle alınan sonuçlar kalıcı olmuyor, yorgunluk, odaklanma zorluğu ve bağışıklık sistemi zayıflığı artıyor.
Peki Ne Eksik? Mikro Besinler…
Toplum olarak protein, karbonhidrat ve yağ dengesi üzerine konuşmaya alışkınız. Fakat mikro besinler yani vitaminler, mineraller ve sekonder bitkisel maddeler çoğu zaman unutuluyor.
Özellikle şu üç unsurda eksiklik yaygın:
- B grubu vitaminleri (odaklanma ve sinir sistemi için kritik)
- C ve D vitamini (bağışıklık sistemi ve enerji dengesi için)
- Çinko, demir ve magnezyum (hücre yenilenmesi ve kas fonksiyonları için)
Dengeli alınmadığında, bu mikro besinlerin eksikliği; yalnızca halsizlik değil, aynı zamanda hormon dengesi bozulması, cilt sorunları, uyku kalitesinde düşüş ve hatta duygudurum değişimleri olarak da karşımıza çıkıyor.
Mikro Besin Açığını Kapatmak Neden Bu Kadar Zor?
Çünkü günümüz gıdaları, eskiye kıyasla daha az yoğunlukta mikro besin içeriyor. Tarım yöntemleri, toprak yapısı, erken hasat gibi nedenlerle sebze ve meyvelerin besin değeri azalıyor. Üstüne bir de zaman kısıtı, şehir yaşamı ve paketli gıdaların yaygınlığı eklenince, tabaklarımızda çeşit olsa bile içerikte eksiklikler büyüyor.
İşte bu noktada, bütünsel bir çözüm sunan ve 70’in üzerinde sebze, meyve ve bitki özünü içeren LaVita mikro besin konsantresi, günlük mikro besin ihtiyacınızı destekleyen etkili bir alışkanlığa dönüşüyor.
LaVita Neden Bu Kadar Pratik Bir Seçim?
- Tek kaşıkla günün her saatinde tüketilebilir
- Sıvı formu sayesinde biyoyararlanımı yüksektir
- Bağışıklık sistemini, enerji düzeyini ve odaklanmayı destekleyecek içerik kombinasyonuna sahiptir
Özellikle kendi yemek düzenini kurmakta zorlanan, iş temposu yoğun, uygun bir yeme alışkanlığı oturtamamış bireyler için LaVita, eksikleri telafi etmenin en kolay yollarından biri olabilir.
Sonuç: Sadece Kalori Saymak Yeterli Değil
Türkiye’de beslenme alışkanlıkları değişiyor ama bu değişim, beklentilere tam anlamıyla yanıt veremiyor. Sürdürülebilir enerji, güçlü bağışıklık ve zihinsel netlik için makro değil, mikro düzeyde düşünme zamanı. Yani kalorileri değil, vitamin ve mineralleri saymalıyız. LaVita, mikro besin eksiklerinin giderilmesine yönelik bilimsel ve pratik bir çözüm sunar.