Beyninize Jimnastik Yaptırmanın Tam Zamanı
Her gün aldığımız bilgi miktarı sürekli artıyor. Tüketim her yıl yüzde ikiden fazla artıyor. Bilgilerin çoğu ise bize yönelik; “Bunu yapın! Bunu kaçırmayın! Buraya mutlaka uğrayın!” gibi… Çok sayıda fırsat ve ödül dikkatimizi dağıtabilir, kafamızı karıştırabilir ve beynimizi tıkayabilir. Sonuçlar performans ve sağlık düzeyinde görülebilir: Birçok kişi artık işte tam olarak konsantre olmadıklarını, hata yaptıklarını veya artık hiçbir şey hatırlayamadıklarını söylüyor. Konsantre olmaları giderek zorlaşıyor ve akşamları aşırı uyarılma ve dijital iş stresinden tamamen bitkin düşüyorlar. Sağlık açısından, birçok insan huzursuz hissediyor, olumsuz düşüncelerden şikâyet ediyor ve artık akşamları dinlenemiyor veya rahat bir uyku bulamıyor. Bu durumda bilgiden kaçmak imkânsız ama kontrol altına almak mümkün.
Çok fazla bilgiyle nasıl daha iyi başa çıkabiliriz?
Bilginin gücü akıllıca seçimler yapmakta yatar. Bu şu demek; en çok ihtiyacınız olan bilgiyi alın! Ancak daha sonra duyu organlarınıza ve beyninize bilgiyi işleyebilmeleri için kısa dinlenme süreleri verin. Dijital dünyanın size sürekli olarak sunduğu haberler, seçenekler, teklifler, görevler ve fırsatlarla boğulmayın. Bir adım geri atın ve her zaman şunu düşünün, “bu önemli mi?” Kafanıza neyin girmesine izin verdiğinizi belirleyin. Bugünün püf noktası bilgiyi nereden alacağınızı bilmek değil, neyi dışarıda bırakacağınızı bilmektir.
Peki, mevcut hafızamızı nasıl geliştirebiliriz?
Sorun şu ki, beyinlerimiz aynı anda büyük miktarda bilgi ve sürekli çoklu görev ile hızla boğuluyor. Her şey yalnızca yüzeysel olarak düzenleniyor ve hiçbir şey gerçekten beynimizde yer etmiyor. Çevremizi yeniden hassas bir şekilde algılayıp, esas olana konsantre olup kendimizi bunlara kaptırdıkça, hafızamız da yeniden gelişir. Çünkü birileri bize bir şey anlatır anlatmaz dikkatle dinlersek, beyindeki uyaran izlenimlerinin sinirsel işlem derinliği çok daha yüksektir. Bu, daha iyi algıladığımızı sakladığımız anlamına gelir.
Çalışmaların ve araştırmaların gösterdiği gibi, iyi hafıza becerilerine sahip başarılı insanlar daha akıllı olmak zorunda değildir. Ancak, daha kesin gözlemler ve çevresel izlenimleri daha güçlü bir şekilde özümserler. Buradaki temel ipucu şudur: “Dikkat, hafızanın keskisidir.”
Dikkat dağıtıcı şeylerle dolu bir dünyada konsantrasyonumuzu nasıl koruyabiliriz?
Konsantrasyon geliştirmenin en iyi yolu, her gün pratik yapmaktır. Gün boyunca 30 veya 45 dakikalık, bilinçli ve özel olarak tek bir şeye yöneldiğiniz ve tüm dikkatinizi ona verdiğiniz odaklanma sürelerini öneriyoruz. Münhasırlık çok önemlidir. Bu süre zarfında, mümkün olduğunca rahatsızlıklardan ve kesintilerden kaçınmalısınız. Tam konsantrasyonla, farklı beyin merkezlerinin ağları birlikte daha iyi çalışır ve bu da zihinsel performansımızı artırır. Ancak esenliğimiz ve ruh sağlığımız da düzenli odaklanma sürelerinden yararlanır. Birkaç deneysel araştırma; çalışanların günün sonunda kesintisiz bir göreve zihinsel olarak daldıklarında, performanslarından daha memnun olduklarını ve öznel streslerini daha düşük olarak algıladıklarını kanıtladı.
Beyin gücünü kaybettiğinde ne yapabiliriz?
Konsantrasyon, görece tembeldir ve uzun süre kalmaz. 45 dakika sonra belirgin bir şekilde düşer ve çoğunlukla en geç 60 ila 90 dakika sonra tükenir. Genel olarak, zihinsel bir görev ne kadar yorucuysa, düzenli kısa molalar o kadar gerekli hale gelir. İş dünyasında da benzerdir. Odaklanmış bir zihin için molalar gerekli ve önemlidir. Bu molalar dikkat sistemimizi geri yükler. 10 ila 20 dakika genellikle yeterlidir. Beynin bakış açısından, “kapanabildiğimizde” bir mola özellikle değerlidir. Mümkünse hiçbir dijital ortamı tüketmemelisiniz. E-postaları ve randevuları organize etmek veya cep telefonuyla iletişim kurmak, zihinsel gerginliğin devam etmesi anlamına gelir. Görevler, daha önce masa başında yapılan yoğun çalışmalar kadar yorucu olmayabilir ama tamamen de rahatlatmaz. Öte yandan, birkaç dakika hayal kurarsanız, düşüncelerinizi serbest bırakırsanız ve kısa bir süre için tüm görevleri ve randevuları unutursanız, molalar çok daha rahatlatıcıdır. Bir molada ne yaptığınızdan çok daha önemli olan, molada ne yapmadığınızdır.
Konsantrasyon söz konusu olduğunda beslenmenin rolü nedir?
Kafamızın ne kadar zinde olduğu büyük ölçüde bizim elimizdedir. Bunun arkasında ise her gün yediğimiz yiyecekler vardır. Enerjinin sağlanması beynin işleyişinde çok önemli bir rol oynar. Vücudumuza enerji metabolizmamız için önemli olan vitaminler ve eser elementler gibi mikro besinleri ne kadar dengeli ve bütünsel olarak sağlarsak o kadar iyi çalışabilir. Konsantrasyon sorunları, sürekli unutma veya öğrenme güçlükleri de dengesiz beslenmenin belirtileri olabilir. Sinir sistemimizi mikro besinlerle “besleyebiliriz” ve böylece düşünme ve öğrenme yeteneğimizi, konsantrasyonumuzu, hafızamızı ve hatta yaratıcılığımızı da destekleyebiliriz.