D vitamini almanın farklı yolları
Yaz aylarının sonuna yaklaşsak da hala güneşin en verimli olduğu günleri yaşıyoruz. Özellikle de bol bol tatile çıkıp dışarıda vakit geçirdiğimizden bu vitaminden yararlanmak daha da kolaylaşıyor. Ancak büyük bir handikap var; güneşin zararlı etkilerinden korunmak için de güneş kremi sürüyoruz. Hal böyle olunca güneşten alacağımız D vitamini miktarı da düşüyor. Peki bu noktada D vitamini almanın başka yollarını aramalı mıyız?
Cevabımız evet çünkü D vitamini son yıllarda en çok tartışılan vitaminlerden biridir. Sebepsiz de değil, vücudumuzda bir hormon görevi gördüğü ve esas olarak UV ışınlarından oluştuğu için vitaminler arasında özel bir yeri vardır. Yağlı balık ve yumurta gibi besinlerle sadece yüzde 20’sini karşılıyoruz. Bu durum bizleri, yeni D vitamini kaynakları bulmaya itiyor. İşte, D vitamini almanın yolları…
Vücudun kendi D vitamini oluşumunun önündeki engeller
D vitamini söz konusu olduğunda iyi bir tedarik çok kolay olurdu, çünkü vücudumuz deri yoluyla D vitamini üretebilir. Tek gereken güneş ışınlarıdır. D vitamini ihtiyacımızın yüzde 80-90’ı, vücut içindeki üretimle karşılanabilir. Çünkü D vitamini üretiminin etkin bir şekilde başlayabilmesi için birtakım faktörlerin karşılanması gerekir:
- D vitamini depolarınızı doldurmak için ideal zaman ilkbahar veya yazdır. Nisan’dan Eylül’e kadar güneş ülkemizde, yeterli UV-B ışınlarının bize nüfuz etmesi için yeterince yüksektir. Kalan aylarda dünyamızı çevreleyen ozon tabakası bu ışınları filtreler. Ekim’den Mart’a kadar deri yoluyla D vitamini üretemiyoruz.
- D vitamini üretiminin sıcak mevsimde sadece 11:00-16:00 saatleri arasında çalışmasının nedeni de budur. Sabahın erken saatlerinde ve akşamın ilerleyen saatlerinde güneşin sağladığı D vitamini çok düşüktür.
- Açık havada olmalıyız. Cam paneller çoğunlukla UV ışığını filtreler. Yeterli UV-B ışınları cilde çarpamaz ve D vitamini üretimi durma noktasına gelir.
- Gökyüzü çok bulutlu olmamalıdır. Her şeyden önce bulutlar, D vitamini üretimi için önemli olan UV-B ışınlarını güneş ışığından filtreler. UV-A ışınları buluta ve ozon tabakasına daha iyi nüfuz edebilir, bu yüzden bulutlu olduğunda bile güneş yanığı alabilir. Ancak genel kural şudur; gökyüzü ne kadar mavi olursa, D vitamini üretimi o kadar iyi olur.
- Serbest derinin yüzeyi yeterince büyük olmalıdır. Ne yazık ki sadece yüzünüzü güneşte tutmak yeterli değil, en azından kollarınız ve ideal olarak bacaklarınız güneş ışınlarını emmek için serbest olmalıdır.
- Tabii ki, yaz aylarında güneş yoğun olduğunda güneş kremine ihtiyaç duyulur, ancak 30’luk bir güneş koruma faktörü bile D vitamini üretimini yüzde 95 oranında azaltır.
- Doğru ışınlama süresi cilt tipinden cilt tipine değişir. Açık tenlilerde 15 dakika, koyu tenlilerde günlük D vitamini depolarının dolması 30 dakika kadar sürebilir. Ancak türüne göre daha uzun süre maruz kalmak, daha fazla D vitamini sağlamaz sadece cilde kalıcı hasar verme riskini artırır.
Güneşi yutun: D vitamini besinler yoluyla da sağlanır
D vitamini arzının bir kısmı normal beslenme ile karşılanabilir. Ne yazık ki, D vitamini içeren gıdaların aralığı oldukça sınırlıdır. 100 gr. somonda, 16 mikrogram D vitamini vardır. Ancak, hemen hemen hiç kimse her gün yağlı balık yemediğinden, ihtiyaç her zaman yiyeceklerle karşılanamaz.
Bazı balık türleri, günlük olarak D vitamini sağlamak için popüler olabiliyor. Örneğin; füme yılan balığı, sardalye veya somon balığı da belirli miktarda D vitamini sağlar. Organik yumurta ve mantarlar, özellikle yakın zamanda gireceğimiz sonbahar aylarında D vitamini tedarikçisi olarak menüde olmalıdır. Bununla birlikte, diyet yoluyla yeterli miktarda D vitamini elde etmek oldukça zordur. D vitamini düzeyini uzun vadede korumak için besinlerin günlük ve yeterli miktarda tüketilmesi gerekir.
D vitamini neden bu kadar önemli?
- D vitamini reseptörleri vücudumuzun birçok yerinde bulunur. D vitamini vücudun çeşitli alanlarında ve mekanizmalarında çalıştığından, yetersiz bir arzın da çeşitli etkileri olabilir;
- D vitamini kemiklerimizin sağlığında önemli bir rol oynar. Vitamin bağırsaktan kalsiyum emilimini artırır ve kemiklerimize entegrasyonunu destekler. Bu nedenle D vitamini, osteoporozun önlenmesi ve tedavisinde özel bir öneme sahiptir.
- D vitamini bağışıklık sistemimizi destekler.
- Vitamin diş sağlığımız için de önemlidir.
- Vitamin (erken) çocukluk dönemi kemik gelişiminde de önemli bir rol oynadığından, D vitamini genellikle yaşamın ilk birkaç yılında damlalar şeklinde desteklenir.
D vitamini eksikliği için risk grupları
D vitamini eksikliği riski altında olan çok sayıda insan vardır. Bunları özetleyecek olursak;
- Ofis çalışanları ve vardiyalı çalışanlar. Günün çoğunu kapalı alanlarda geçiren kişiler özellikle D vitamini eksikliği riski altındadır. Genellikle günün belirleyici saatlerini kalın beton tavanların altında ve kalın cam panellerin arkasında geçirirler. Genellikle çok kısa olan öğle yemeği molası bile, 20-30 dakikalık bir güneş banyosu yetersiz kalır. Bu koşullar altında deri yoluyla D vitamininin doğal bir şekilde sağlanması pek mümkün değildir.
- Yaşlılar ve özellikle ev sakinleri ve bakıma muhtaçlar. 60 yaşından itibaren deri yoluyla D vitamini oluşumu yavaş yavaş azalır. Yaşla birlikte cilt incelir ve artık eskisi kadar D vitamini üretemez hale gelir. Örneğin, 70 yaşındaki bir kişinin deri yoluyla D vitamini sentezleme yeteneği, 20 yaşındaki bir kişiye göre (aynı güneş ışığına maruz kalan) yüzde 75 daha düşüktür. Daha da kötüsü, birçok yaşlı fiziksel sınırlamaları kabul etmek zorunda kalıyor ve bazen sadece nadiren temiz havaya çıkıyor. Dolayısıyla D vitamini alma şansları da düşüyor.
- Çocuklar ve gençler. Aslında bu durum çelişkili gelebilir ve neden güneşte en çok vakit geçirenler risk grubuna dahil olsunlar? sorusunu sordurabilir. Ne yazık ki, çocukların ve gençlerin boş zaman alışkanlıkları tam olarak D vitamini üretimi lehine gelişmedi. Birçoğu, dışarıda kapsamlı oyunlar oynamak yerine, boş zamanlarını bilgisayarda veya oyun konsolunda geçirmeyi tercih ediyor. Ek olarak, özellikle küçük çocuklar, olası cilt hasarlarını önlemek için ebeveynleri tarafından güneş kremi ile korunuyor.
- Koyu tenli insanlar. Ten rengi ne kadar koyu olursa, cildin D vitamini üretmesi o kadar uzun sürer. Güney iklimlerinde güneş yanığına ve bunun sonucunda oluşan cilt hasarına karşı doğal koruma sağlayan şey, ülkemizde D vitamini eksikliği için risk haline geliyor. Güneşte geçirilen gerekli günlük süre 30 dakika veya daha fazla olabilir.
- Kronik hastalar. Hastalığa bağlı olarak, D vitamini eksikliği riski de önemli ölçüde artabilir. Kronik hasta insanlar genellikle fiziksel olarak kısıtlı olduklarından, temiz havada geçirdikleri zaman genellikle çok kısadır.
Bugünkü yaşam tarzımız nedeniyle birçok insan ne yazık ki artık D vitamini gereksinimlerini kendileri karşılayamamaktadır. Tüm bu faktörler bir araya geldiğinde D vitamini eksikliği olan insan sayısının fazlalığı anlaşılabilir. LaVita’da bulunan D vitamini, doğal D vitamini, özellikle likenlerden elde edilen D3 vitamini (kolekalsiferol). D3 vitamini vücut tarafından iyi kullanılabilen formdur. Günlük D vitamini tedarikini sağlamak için özellikle basit bir çözüm LaVita’dır. Günde sadece 1-2 yemek kaşığı bir bardak suya karıştırılarak günlük ihtiyacı karşılayabilir. Tamamen doğal olan LaVita, yaz veya kış fark etmeksizin D vitamini depolarımızı doldurmaya yardımcı olabilir.