Savunma bağırsaklarda başlar
Doğa, kabuk değiştiriyor. Tabiat ana tüm renklerini özgürce ve cesurca tuvalinde sergiliyor ve bizler sonbaharın gelişiyle hastalıklara karşı daha savunmasız olabiliyoruz. Sararıp dökülen yapraklar, gökyüzündeki melankolik hava bir yana biz insanlar mevsim geçişlerinde sadece romantizmle değil hastalıklarla da karşılaşıyoruz. Üstelik hastalıklara karşı savunmamızı güçlendirmek için daha çok geleneksel bilgilere başvuruyoruz. Oysa sonbaharda karşılaşabileceğimiz hastalıklara karşı tam savunma, bağırsaklarda başlar…
Yalnız okumadınız! Gerçek bir savunmadan bahsedebilmek için güçlü bir bağırsak sağlığınız ihtiyacımız var. Üstelik bu iki güçlü savunma hattı birbirleri ile oldukça ilişkilidir. Çünkü bağırsak ve bağışıklık sistemi birlikte daha güçlüdür. Bağışıklık sistemi zayıfladığında, bağırsaklar da görevini yerine getiremez hale gelir. Dolayısıyla bağırsakları güçlendirmek demek, bağışıklık sistemini güçlendirmek demektir. İşte bağırsakların bağışıklığını güçlendirmenin şaşırtıcı yolları…
Bağırsaklar bir sindirim organından daha fazlasıdır
Vücudumuzdaki en büyük organ olan bağırsak, son yıllarda bilim adamlarının ilgisini çekiyor. Yıllarca, sadece yiyeceklerimizin sindirilmesinden ve besin maddelerinin emilmesinden sorumlu olduğu varsayıldı. Ancak yapılan araştırmalar, bağırsakların sadece bu görevlerden sorumlu olmadığını gösterdi.
Bağırsak sağlığımızın merkezidir. Sindirime ek olarak, bağırsak-beyin ekseni aracılığıyla beynimizle iletişim kurar ve burada açıkça görevlidir. Açlığımızı, hatta ruh halimizi b belirler, daha da önemlisi bağırsakların da bağışıklık sisteminde payı vardır. Kendi bağışıklık sistemine sahip olduğu için bağışıklık hücrelerinin yaklaşık yüzde 70’i bağırsak mukozasında bulunur.
Bağırsak ve bağışıklık sistemi: GALT
Bağırsakla ilişkili lenfoid doku (GALT), bağırsakla ilişkili bağışıklık sistemini tanımlar. Bu, bağırsak duvarında bulunur ve vücuttaki en büyük bağışıklık hücresi birikimini temsil eder. Üstelik bağışıklık hücrelerinin yaklaşık yüzde 70’i burada bulunur. Görevleri, vücuda yabancı olan patojenleri ve istenmeyen maddeleri uzaklaştırmaktır. Aynı zamanda GALT, normal bağırsak florasındaki endojen hücreleri, besinleri ve bakterileri tanımalı ve tolere etmelidir. Bu nedenle “iyi” ve “kötü” arasında karar vermelidir.
Bağışıklık hücreleri, küçük lenf düğümlerinde depolanır. Kan ve lenf sistemleri aracılığıyla bağışıklık sisteminin geri kalanıyla iletişim kurarlar ve böylece vücuttaki diğer tüm savunma merkezlerine patojenler hakkında bilgi aktarırlar. Bu nedenle bağırsak tüm vücudun savunmasını etkiler.
İnce bağırsak mukozasının savunma desteği
Vücudun savunması için sadece GALT tek başına önemli değildir. İnce bağırsağın bağırsak mukozası da bağırsağın savunma sisteminin bir parçasıdır. Besin emilimi için kullanılan hücrelere ek olarak, ince bağırsağın mukoza zarı istilacıları savuşturan başka hücrelerden oluşur. Bunlar Paneth ve M hücrelerini içerir. Paneth hücreleri; virüslere, bakterilere, mantarlara veya parazitlere, onlarla savaşan belirli maddeleri salarak tepki verir. M hücreleri ise patojenleri absorbe ederek özel savunma hücrelerine taşıyarak bağışıklık sistemini destekler.
Savunmanın merkezi, bağırsak florası
Kalın bağırsağımızda trilyonlarca mikroorganizma barış içinde uyum içinde yaşar ve bağırsak floramızı oluşturur. Aynı zamanda “iyi” ve “kötü” bakteriler de flora içinde konuktur. “Yararlı” olanlar üstün olduğu sürece bunların hiçbiri sorun değil. Çünkü bunlar patojenlere karşı savunmak için çok çalışır. Örneğin;
- Yararlı bağırsak bakterileri bir yandan “gıda” için patojenlerle rekabet ederken, diğer yandan hastalığa neden olan birçok bakterinin ihtiyaç duyduğu oksijeni tüketirler. Bu sayede patojenik mikropların bağırsakta yayılmasını ve üstünlük kazanmasını engellerler.
- Bağırsak bakterileri, sindirilemeyen gıda bileşenlerini (lif) parçalayarak kısa zincirli yağ asitlerine neden olur. Bunlar kalın bağırsağın hücrelerini güçlendirir ve böylece bağırsak duvarında koruyucu bir etkiye sahiptir.
- “İyi” bakteri laktobasiller ve bifidobakteriler laktik asit üretir. Bu, bağırsaktaki pH değerini düşürür ve asidik, bağırsak dostu bir ortam yaratır. Vücuda yabancı olan mikroorganizmalar içinde kendilerini rahat hissetmezler ve büyümeleri kısıtlanır.
- Bağırsak bakterilerimiz, bağışıklık sistemimizi günün her saatinde uyarır ve devam etmesini sağlar. Vücudun kendi ve yabancı cisimleri ayırt etmek için bağışıklık sistemini eğitmenin tek yolu budur. Bağışıklık sistemimiz bunu yapamasaydı, savunma sistemimiz vücudun kendi maddelerine saldırır veya aslında zararsız besin bileşenlerini düşman olarak görürdü. Bu, alerjilere ve otoimmün hastalıklara serbestlik verir.
Bu üç bağırsak bariyeri (bağırsak bağlantılı bağışıklık sistemi, bağırsak mukozası ve bağırsak florası) vücudumuzun en büyük savunma merkezini oluşturur ve bağışıklık tepkisinin gücünü belirler. Bu nedenle, vücudun savunmasını “bağırsaktan” güçlendirmek mantıklıdır.
Bağışıklık sistemini bağırsaktan güçlendirmek!
Vücudun kendi savunması için bağırsak florasını dengede tutmak ve bağırsak bariyerlerini güçlendirmek önemlidir. Ancak mevcut yaşam tarzımız (işlenmiş gıdalar, çok fazla stres, dengesiz beslenme) “iyi” bakterilerin büyümesini tam olarak desteklememektedir. Sağlığımız için onları düzgün beslemek zorundayız.
Nasıl mı? İşte, cevabı!
Bitki bazlı gıdalar
Lif, bağırsak bakterilerimiz için besin kaynağıdır. Bunlar, mide ve ince bağırsakta sindiremediğimiz ve bu nedenle sindirilmeden kalın bağırsağa ulaşamadığımız, gıdalarımızdan sindirilemeyen bileşenlerdir. Orada nihayetinde bakterilerimiz için yiyecek görevi görürler. Lif sadece bitki bazlı gıdalarda bulunduğundan, beslenmemizdeki bitki bazlı ürünlerin miktarını artırmak bağırsak bakterileriniz için iyidir. Günde en az 30 gram lif tavsiye edilir. Baklagiller, tam tahıllı ürünler, yulaf ezmesi, hindiba, pırasa, salsifiye ve yaban havucu özellikle faydalı ve lif bakımından zengindir.
Çeşitlilik
Bağırsak dostu bir beslenmenin temeli, mümkün olduğunca çeşitli ve dengeli bir diyettir. Bağırsak floramız, her biri farklı bir şeyi sindiren binlerce farklı bakteri türünden oluşur. Beslenme çok tek taraflıysa, bağırsaklarımızı her zaman aynı besinlerle besleriz ve tüm suşları beslemeyiz. Sonuç olarak, bağışıklık sistemi ve sağlığımız için çok önemli olan bağırsaktaki bakteri çeşitliliği azalır. Bu nedenle, (bitki bazlı) gıdalarımızın çeşitliliğine güvenin ve mümkün olduğunca çeşitli yiyin. Altın kural, haftada en az 25 farklı bitki bazlı gıda yemektir.
Probiyotik Gıdalar
İyi laktik asit bakterilerinin oranını arttırmanın bir yolu, onları beslenmeden geçirmektir. Probiyotik gıdalar, örneğin laktik asit fermantasyonu sırasında oluşan çok miktarda canlı mikroorganizma içerir. Fermantasyon binlerce yıldır yiyecekleri korumak için kullanılmıştır. Bu noktada lahana turşusu gibi fermente ürünleri ve yoğurt ve kefir gibi ekşi süt ürünlerini düzenli olarak beslenmenize ekleyebilirsiniz.